09:00 - 18:00

Bize sorularınızı sorabilirsiniz

0(262) 323 21 67

Telefon numarasından ulaşabilirsiniz

Search
 

Telefon Görüşmelerini yada Whatsapp Mesajlarını Haklı Bir Sebeple Yayınlamak Suç mu?

Zengin Hukuk Bürosu > Ceza Hukuku  > Telefon Görüşmelerini yada Whatsapp Mesajlarını Haklı Bir Sebeple Yayınlamak Suç mu?

Telefon Görüşmelerini yada Whatsapp Mesajlarını Haklı Bir Sebeple Yayınlamak Suç mu?

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ’Nİ İHLAL SUÇU

Bu suç Türk Ceza Kanunun 132.maddesinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu 132. Madde uyarınca

(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali komünikasyon içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişiler arasındaki komünikasyon içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle meydana getirilen haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak açıkca ifşa eden şahıs, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.   İfşa edilen bu verilerin basın ve gösterim kanalıyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

‘Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlali suç olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içinde ne olduğunun öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu komünikasyon, mesela mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta kanalıyla yapılabilir. Bu suç açısından mühim olan, haberleşmenin belirli kişiler içinde yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan şahıs işleyebilir. Haberleşmenin gizliliğinin yalnız dinlemek yada okumak suretiyle ihlal edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Sadece, bu gizlilik ihlalinin, komünikasyon içeriklerinin doğrusu konuşulanların yada yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması halinde, suçun bu nitelikli hali gerçekleşmektedir. Kişiler arasındaki komünikasyon içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesinin yada kayda alınmasının hukuka uygun olduğu muhakkaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki komünikasyon içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Iletişim içerikleri hukuka uygun bir halde yada birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, komünikasyon içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, doğrusu yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Fıkra metninde bu ifşanın hukuka aykırı olması açıkça vurgulanmıştır. Bu bakımdan mesela kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık yada mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir halde dinlenmesi yada okunması halinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, hemen hemen soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir halde kayda alınmış olsalar bile, mesela televizyonlarda yada gazetelerde yayınlanması halinde, bu suç oluşacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle meydana getirilen haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın açıkca ifşa etmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın açıkca yapılması gerekir. Bu bakımdan, mesela şahıs kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası haricinde bir başkasına okutması halinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası haricinde açıkca okunması, başkaları tarafınca okunmasını temin için bir yere asılması yada basın ve gösterim yolu ile yayınlanması halinde, söz konusu suç oluşacaktır.

Yargıtay Onikinci Ceza Dairesi emsal bir sonucunda ‘sanığın, emri altında çalışan kardeşine disiplin cezası vermesi sebebiyle kendisini telefonla arayarak hakaret ve tehdit eden katılanla olan konuşmasını kayda almış olduğu ve telefonun hoparlörünü açarak odasında bulunanlara dinlettiği, sonrasında konuşmaya ilişkin seslerin bulunmuş olduğu CD’yi Cumhuriyet Başsavcılığına vererek şikayetçi olduğu vakada; sanığın başka şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içinde iken kendisine yönelik hakaret ve tehdit içeren görüşmeyi kayda almış olduğu, sanığın eyleminin hukuka aykırı bulunduğunu kabul etmek mümkün olmadığı benzer biçimde, esasen o halde, hukuka aykırı hareketettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği, ….anlaşılmakla, Meydana getirilen yargılama sonunda, sanığa yüklenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu ile haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği,’ ne karar vermiştir.Esas : 2013/30383Karar : 2014/14161Tarih : 09.06.2014 Yargıtay

‘Sanığın, ortalama 5 senedir gönül ilişkisi yaşamış olduğu katılan Selvi ile yapmış olduğu hususi bir telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan Selvi’nin eşi katılan Murat’a göndermek suretiyle ifşa etmiş olduğu vakada;sanığın, tarafı olduğu haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın açıklaması sebebiyle,eylemin TCK’nın 132/3. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu’ na T.C. Yargıtay Onikinci Ceza Dairesi E:2014/1714 K: 2014/18859 T: 29.09.2014

‘Sanığın, tekrar kanıt elde etme olanağının bulunmadığı bir durumda iken, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, öncesinden hazırlıklı ve planlı şekilde, katılan hakkında C.Başsavcılığına yapacağı şikayete ve boşanma davasına kanıt oluşturmak amacıyla hareket ederek gizlice kayıt yapmış olup, bu ses kayıtlarını ihtiva eder CD’yi, adli makamlara kanıt olarak sunmuş olduğu, somut vakada, sanığın, hukuka uygun davrandığının kabul edilemeyeceği cihetle, atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu’ na T.C. Yargıtay Onikinci Ceza Dairesi Esas : 2014/11623 Karar : 2015/20 Tarih : 12.01.2015

Sanık ile müşteki eşi içinde devam eden şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası bulunmuş olduğu, sanık ile müşteki eşi içinde geçen vakalar sebebiyle, sanığın, müşteki ile telefon görüşmesi yapmış olduğu sırada, müştekinin kendisine yönelik kasten yaralama ve tehdit eylemi sebebiyle, bu telefon görüşmesini rıza olmaksızın kayda alarak bilahare CD’ye aktarıp boşanma davasına kanıt olarak sunması şeklinde gerçekleşen vakada, Sanığın, komünikasyon içeriğini kaydedip, bu kaydı içeren CD’yi, görülmekte olan dava dosyasına kanıt olarak vermesi biçimindeki eylemleri, TCK’nın 134/1-2. maddesinde düzenlenen hususi yaşamın gizliliğiniihlal ve TCK’nın 132/3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebilir ise de, görüşme ayrıntıları dökümünü üçüncü şahıs ya da kişilerle paylaşmış olduğu ve/yada çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etmiş olduğu bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik’ görülmediğine

Sanıklar hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme yada ele geçirme suçundan dolayı TCK’nın 136/1.maddesinin uygulanmasının talep edilmiş olduğu iddianamede, sanıkların, katılan ile katılanın arkadaşının feysbuk hesaplarından birbirlerine gönderdikleri mesajları ele geçirip, kendi lehlerine yaydıklarışeklinde tanım edilen eylemlerinin, TCK’nın 132/1 ve TCK’nın 132/2. madde ve fıkralarındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği; sadece, katılan tarafınca bilgisayarın açık halde unutulması sebebiyle tesadüfen katılana ilişkin feysbuk mesajlarını gören sanıkGülşah’ın, katılanın, kendisine, annesine, personel amiri olan diğer sanık Bülent’e ve bir başka işyeri arkadaşına karşı haksız bir saldırıda bulunmuş olduğu düşüncesine kapılmasının arkasından ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delilleri muhafazaetme ve sanık Bülent’in de iş akdinin haklı nedenle fesh edildiğini ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davrandıkları kabul edilemeyeceğinden, sanıklara yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle sanıkların CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATLERİNE karar verilmesi’ Gerektiğine T.C. Yargıtay Onikinci Ceza Dairesi Esas : 2015/12942 Karar : 2017/874 Tarih : 08.02.2017

‘Somut vakada, katılanın, suç tarihinden ortalama bir yıl sonrasında sanık haricinde başka kişilerle yapmış olduğu konuşmada suça mevzu vakadan bahsederek dosyada mevcut tehdit içeren ses kaydını alması karşısında,ses kayıtlarını başka şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içinde mi yoksa bir planlamadahilinde mi kayda almış olduğu tartışıldıktan sonrasında ses kaydının hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi’ gerektiğine T.C. Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi Esas : 2015/25539karar : 2020/916 Tarih : 15.01.2020 ‘Sanığın eve yerleştirdiği ses kayıt aleti ile kendisi aldattığından şüphelendiği eşi katılanın telefon konuşmasını kaydettiği ve katılanı konuşmuş olduğu şahıs olan tanıkla yüzleştirdiği sırada katılanın kendisini aldatmasından duyduğu hiddet ile katılana hakaret etmiş olduğu iddia edilen vakada; katılanın tarafı olduğu komünikasyon içeriklerini üçüncü şahıs ya da kişilerle paylaşmış olduğu ve/yada çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, katılan aleyhine açmış olduğu boşanma davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı ve katılanın kendisini aldatmasına tepki olarak atılı hakaret suçunu işlediği gözetildiğinde mahalli mahkemenin beraate ve ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik’ görülmediği’ne T.C.YARGITAYONİKİNCİ CEZA DAİRESİ Esas : 2018/8131 Karar: 2019/4463 Tarih : 03.04.2019

‘Sanığın, boşanma aşamasında olduğu eşi katılanın feysbuk adresine girip katılanın mesajlaşma içeriklerini alarak aralarında devam eden boşanma davasına kanıt olarak sunmuş olduğu iddia ve kabul edilen vakada Katılanın tarafı olduğu mesajlaşma içeriklerini üçüncü şahıs ya da kişilerle paylaşmış olduğu ve/yada çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın katılanın itimat sarsıcı negatif tutum ve davranışlarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı gözetildiğinde atılı suçların yasal unsurlarının oluşmaması sebebiyle CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi’ gerektiğine T.C.YARGITAY ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ Esas : 2017/6312 Karar : 2018/3603  Tarih : 28.03.2018

‘Sanığın katılan …’a gönderilmiş olduğu telefon içine casus program yüklemek suretiyle katılan …’in telefon konuşmalarını kaydettiği ….. sanığın katılanların telefon konuşmalarını kaydetmesi eyleminin TCK’nın 132/1 maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu’ T.C.YARGITAY ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ Esas : 2017/339Karar : 2018/530 Tarih : 17.01.2018

‘Sanığın, komünikasyon içeriğini kaydedip, bu kaydı içeren CD’yi, görülmekte olan dava dosyasına kanıt olarak vermesi biçimindeki eylemleri, TCK’nın 134/1-2. maddesinde düzenlenen hususi yaşamın gizliliğini ihlal ve TCK’nın 132/3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebilir ise de, görüşme ayrıntıları dökümünü üçüncü şahıs ya da kişilerle paylaşmış olduğu ve/yada çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etmiş olduğu bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi ‘gerektiğine T.C. Yargıtay 12 Ceza Dairesi Esas: 2014/13474 Karar: 2015/3 Tarih : 12.01.2015

‘Belirli yada belirlenebilir iki yada daha çok kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya itina gösterip, elverişli araçlar (web, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) vasıtasıyla paylaştıkları informasyon, fikir, duygu ve tutumlarının; hususi hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka şahıs yada kişiler tarafınca, hususi bir çaba gösterilerek, direkt yada dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu benzer biçimde), okunmak yada dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının komünikasyon içeriklerinin kaydı, doğrusu; yazı, ses, görüntü, hususi işaretler benzer biçimde ortak sembollerin, başka bir nesne üstüne taşınarak (mesela; ses yada görüntünün, manyetik bant üstüne, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üstüne geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe yada CD’ye aktarılması benzer biçimde işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin aynı Kanunun 132/1-2. cümlesinde; başkalarının komünikasyon içeriklerinin, ilgilisi yada ilgililerinin rızası haricinde ifşa edilmesi, doğrusu; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, duyuru edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan şahıs yada kişilerin bilgisine sunulması eyleminin aynı Kanunun 132/2; kişinin kendisiyle meydana getirilen komünikasyon içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla şahıs tarafınca algılanabilme imkanı bulunan açık bir ortamda, ilgilisi yada ilgililerinin rızası haricinde ifşa etmesi eyleminin aynı Kanunun 132/3. maddelerinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği’ ne karar vermiştir.T.C. YARGITAY ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ Esas : 2012/17817 Karar: 2013/17887 Tarih : 01.07.2013

Yorum yok

Yorum Yap

İletişime Geç
Avukata Danış
Merhaba,
sorularınızı bize yöneltmek ister misiniz?